11 Kasım 2007

Başlı Başına Bir Teşekkür Yazısı - Sinan Demirez



İş Bankası'nın Haluk Bilginer'li reklamına, İş Bankası'na, Haluk Bilginer'e, o tatlı çocuğa ve tabii ki Medina Turgul DDB'ye. O yüzden kisa, net ve ağdasız olacak. Tıpkı reklam filminin, fikrin kendisi gibi.

Öncelikle söylemek gerekir ki, buna uzun süredir ihtiyacımız vardı. Milli değerlerimizin böylesine ajite edildiği ve hatta değersizleştirildiği günlerde soluk almak zorlaşmışken, işte böyle bir nefese ihtiyacımız vardı.

Lafı uzatmayalım ve teşekkür faslına geçelim istiyorum. Zira teşekkür edecek o kadar çok şey var ki, bu bir buçuk dakikalık şaheserin içinde.

Teşekkürlerimi bir buçuk dakikaya sığdırmak isterdim ama ne mümkün. İyi yazarla sıradan yazar arasındaki fark da bu olsa gerek zaten. Elimden geldiğince başlayalım efendim.

Cümleten teşekkürler ediyorum;

  1. Milli değerlerden beslenen reklamları her gördüğümde, "acaba bir gün Arjantin Havayollarının krizden çıkış filmi gibi bir işi bu topraklar üzerinde görebilecek miyiz?" diye soran bana, bu yaşta bunu gösteren ajansa,

  2. Bu kadar hassas bir konuyu, küçük prens naifliğindeki tatlı diyaloglarla ve zerre hamasete kaçmadan, hem TV hem de basın ilanını görür görmez tüyleri diken diken edecek bir şekilde anlatabildiği için yine ajansa,

  3. Sağım solum, önüm arkam bayrak olmuş ve en kutsalımı birileri "kendilerine bayrak" yapmışken, ülke, ata sevgisini anlatmanın böyle de bir yolu olduğunu gösterdiği için yine ajansa,

  4. Bayrağımı, ülkemi, ata'mı bu kadar severken, "bayrağımın değil ama senin salladığın bayrağın altında durmak istemiyorum, boğuluyorum" diye düşünen benim gibilere, bu ülkede güzel şeyler de oluyor dedirttiği için yine ajansa,

  5. Atatürk gibi bir milli kahramanı sevmenin, onu putlaştırmakla değil, "bırak benim kim olduğumu, sen bu ülkeyi gül bahçesine çevirmenin yollarına bak" diyerek ve önce Ata'nın insani vasıflarını ön plana çıkartarak da mümkün olduğunu gösterdiği için yine ajansa,

  6. Bayrağı, ülkeyi, milleti sevmeyi baz alarak "Biz kaç kişiyiz" diye saymaya başlayan, holding milliyetçisi gazetecilere karşı "asıl biz kaç kişiyiz" diye saydırmaya başladığı için yine ajansa,

  7. Bayrağı, marşı ve bütün kutsallarımızı "bütün sıradanlığıyla" basitleştirerek, kullanmaktan çekinmeyen kimi kurnaz reklamcılara, kurnaz oldukları kadar zeki olmaları gerektiğini de gösterdiği için yine ajansa, reklam denen büyülü gücü, böylesine önemli bir konu ve hassas bir dönemde hepimize hissettirdiği için yürekten teşekkür ediyorum.

Bütün bunların yanında söylemeden geçilmez;

Muhteşem oyunculuğu ve sesiyle aynı ülkede yaşamaktan gurur duyduğum Haluk Bilginer'e ve böyle bir iş yapma imkanını sunduğu için İş Bankası'na da yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varlar.

Teşekkür faslını böyle geçtikten sonra reklamın etki kısmına gelecek olursak;

Cebimde bir İş Bankası kartı taşımak ve bankacılık işlemlerimi bu bankayla yapıyor olmaktan daha fazla keyif alıyorum bugün. Ve böyle bir reklamdan sonra, Ata'nın evladı olmaktan, bu bayrağın altında, bu ülkede yaşamaktan ayrıca gurur duyuyorum.

Bu kadar basit mi diye soranlara da, evet bu kadar basit diyorum.

Teşekkürler.

Sinan Demirez


3 yorum:

Cenk Gümüşcüoğlu dedi ki...

Reklami cok begendim, harcanan emegi, oyunculugu da tebrik ediyorum. Zaten az sonra yapacagim elestirinin de bu konularla bir ilgisi yok. Emegi gecen herkesin aklina ve eline saglik.

Benim bu filmde takildigim ve bu nedenle de rahatsiz oldugum bir konu var. O da Haluk Bilginer'in sesi.

Daha once cekilen Is Bankasi reklamlarinda Haluk Bilginer'in sesi "Is Bankasi"nin sesiydi. "Biz yaptik, biz ettik, biz buyuz" dedi, Is Bankasi adina... O sesin kime ait oldugunu gormedik, hayali bir kisiydi.

Oysa ki, bugun o sesin sahibi ortaya cikiverdi, Ataturk olarak...

Acaba bundan sonra Is Bankasi'nin sesini ayni sekilde dinleyebilecek miyiz? Yoksa artik Is Bankasi adina Ataturk mu konusuyor olacak bilincaltimizda?

Kasitli veya kasitsiz, dusunulerek veya atlanarak boyle bir sonuca neden olunmasi beni rahatsiz ediyor.

Bence dogrusu, bundan sonra Haluk Bilginer'in Is Bankasi'nin sesi olmamasidir, cunku o sesin sahibi artik bir cogumuz icin "Is Bankasi" olmayacak...

Adsız dedi ki...

Ben ise bu reklamla ilgili farklı düşünüyorum. Bu konu ile ilgili yazıp Facebook Reklam Yazıları'nda yayımladığım yorumumu burada da sizinle paylaşmak isterim:

TÜRKİYE GÜL BANKASI
Türkiye İş Bankası'nın 10 Kasım sebebiyle yayına giren reklamından söz etmek isterim. Önemli bir yüzdesine CHP'nin sahip olduğu, kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu bir bankanın, içinden geçtiğimiz böylesi hassas politik ve sosyal gündem içerisinde, pek çok anlama gelebilecek bir reklam filmini yaptığına inanamıyorum. Cümlemin çok uzun olduğunun farkındayım. Ancak hakikaten şaşırmış vaziyetteyim.
Reklam içindeki mesajları, isterseniz o kadar başka algılayabilirsiniz ki... Reklamda söz edilen Gül Bahçesi'ni Çankaya ve/veya Türkiye Cumhuriyeti olarak görün, "Gül" sembolizminde son ve tartışmalı Cumhurbaşkanı "Abdullah Gül"ü yerleştirin... O kadar garip mesajlara gidiyor ki is...
İste bazı carpıtılabilir mesajlar:

Bir kere Atatürk de insan, sıradan, onun da eli kanar, nedir yani bu kadar putlaştırılır mı?
Eğer gül yetistireceksen, elin de kanayacak... (Bu is kanlı mı olacak kansız mı tartısmaları vardı ya bi zamanlar)
Bu bahçede gül bitmez diyenler olacak... Düşünün ki Çankaya'ya GÜL olmaz diyenler ne çoktu...

Filmi bir de bu şekilde izleyin. Bakın bakalım neler oluyor.

Bir konuya çok DİKKAT:
Ben Türkiye İş Bankası gibi saygın ve önemli bir bankanın bilerek bu ifadeleri empoze etmeye çalıştığı fikrine kesinlikle karşıyım. Sadece banka ve ajans ve yazar ve hatta oyuncu Haluk Bilginer ve yönetmen, böylesi oluşabilecek bir çarpıtılabilir mesajı nasıl ön göremediler onu merak ediyorum...

Bu tespiti sadece ben degil reklamı izleyen pek çok kisiden duydum.
Dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum.
Tehlikeli yerlere gidiyor çünkü işler.

fab dedi ki...

Yukarıdaki 2 yorumu da çok beğendim. İkisiyle de aynı fikirdeyim. Özellikle Cenk Gümüşçüoğlu'yla aynı konuya takılmışız: ses! Cümlelerimizin sonunu farklı getirmemişiz belki Cenk'le ama değinilen nokta aynı.

Ben de kendi blogumda reklam çıktıktan 3 gün sora bir yorum yayınlamıştım. (http://fablamaca.blogspot.com/)

Kısaca bahsetmek gerekirse Haluk Bilginer'in sesinin Atatürk'ün sesi olarak kullanılmasının bütünlüğü bozduğunu ve Gül Bahçesi hikayesinin de bu kadar emek ve çalışma için boş ve yavan kaldığını belirtmiştim.

Ortada çok ciddi bir çalışma ve güzel görüntüler var. Kabul etmek gerek. Bu noktada tebrik etmeden geçemiyorum. Ancak ben şunu bilir, şunu söylerim. "Söz konusu Atatürk ise 1000 düşünüp, 1 yapacaksın." Benim için düstur budur...

NOT: Yorumun tamamı için: http://fablamaca.blogspot.com/2007/11/trkiye-i-bankas-10-kasm-zel-reklam.html

Saygılarımla;
Fatih